Bir Hafta Sonra Düş Kütüphanesi – Mehmet Selman Hamidi

Geçen hafta İstanbul Ticaret Üniversitesi Üretim Araştırmaları Kulübü öğrencileri Savur Lisesi’ne gelerek bir kütüphane kazandırmışlardı. Geçen haftadan bu yana kütüphanedeki izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istedim.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik Bayramı nedeniyle bütün öğrenciler bayram çalışmalarına katılıyorlardı. Bu yüzden okuldaki kütüphaneyi görebilme şansları yoktu. Pazartesi günü okula gelen öğrenciler, tabi kütüphanenin açıldığını duymuş, kütüphaneyi, kitapları, rafları, dergileri görmek için can atıyorlardı.
Pazartesi günü birinci teneffüs zilinde, bir de baktım ki kütüphanenin olduğu koridorda bir yığılma var. Ne oluyor burada diye seslendikten sonra öğrenciler bana yol verip kütüphaneye girebilmeme yardımcı oldular. Kütüphanenin içi öğrenci kaynıyordu. Birkaç öğrencinin yanına gittiğimde, “Nasıl beğendin mi kütüphanemizi?” diye sordum. Öğrenci: “Hocam inanılmaz bir şey. Bütün kitapları bulabiliyoruz.”dedi. Öğrencilerden biri Sandy  Tolan’ın “Limon Ağacı” adlı kitabını bir diğeri Elif Şafak’ın “Aşk” adlı romanını bir diğeri Ahmet Ümit’in “Bab-ı Esrar” adlı romanını bir diğeri ise Turgut  Özakman’ın “Cumhuriyet” adlı romanını almıştı. Diğer rafları inceleyen öğrencilere de göz atayım dedim. Üniversite hazırlık kitaplarının olduğu raflara doğru yöneldim. Öğrencilerden biri: “Hocam bu kitaplardaki testleri çözmeye başlasak, ancak beş yılda bitirebiliriz. Her türlü yayınevi var her türlü soru tipine rahatça rastlayabiliyoruz.” Dedi. Bir diğer öğrenci ise dergilerin bulunduğu rafları inceliyordu. Dikkatimi çekti acaba hangi dergiyi inceliyordu? Virgül veya Kitaplık gibi edebiyat dergileri mi yoksa PC, CHIP, BYTE gibi teknolojinin son ürünlerini, programlarını anlatan dergileri mi inceliyordu? Öğrencilerden biri eline almış PC dergisini ve arkadaşına, dergideki programın ne işe yaradığını anlatıyor. “Ne çabuk bilgisayar programcısı oldun?” diyerek esprimi yaptım.
Sevgili okuyucular işte bizim kütüphane aşkımız, kitaba olan susuzluğumuz, herhangi bir dille ifade edilmez. Görmüş olduğum manzara her şeyi anlatmaya yetiyordu. Bugün ise, herkesin elinde ya bir roman ya bir hikâye kitabı ya da bir dergi gördüm. Ne güzel dedim, her taraf bilgi kokuyor, bir okula yakışanda budur, dedim.
İstanbul Ticaret Üniversitesi Üretim Araştırmaları Kulübü öğrencileriyle beraber, gece saat 12.30’a kadar rafları monte ettiğimizde, inşallah verdiğimiz emeğin karşılığı alacağız diyorduk. Kitapları, kitaplıklara dizdiğimizde, verilen emeklerin boşa gitme kaygısı vardı içimde ama bugün gördüğüm manzara, o yorgunluğumun hepsini unutturan, tatlı birer anıya dönüştü.
Unutmayın sevgili dostlarım; “Bir kütüphane açmak, bin hapishane kapatmakla eş değerdir.” Ve şunu da ilave etmeliyim: “Öğretmenlik gibi kutsal bir meslek, sadece derse girip, konu anlatmakla olmaz! Eğitim ise maddi ve manevi bir şekilde öğrenciye destek olmak, öğrencinin başarabilmesini sağlamak demektir.
İstanbul’dan buralara kadar gelip, bize kütüphane kazandıran, İstanbul Ticaret Üniversitesi Üretim Araştırmaları Kulübü öğrencilerini her zaman hatırlayacağız. Ayrıca bizlere bu imkânı sağlamada aracı olan, Mardin Kent Konseyi Gençlik Meclisi’ne yine minnettarlığımızı ifade etmek istiyorum. Bunun yanı sıra gece saat 12:30’ a kadar benimle beraber kitaplıkları monte eden, kitapları raflara taşıyan, Savur Lisesi okul müdürümüz Mümin Çetin’e ve rehber öğretmenimiz Onur Özgün’e teşekkürü adeta bir borç bilirim.

Mehmet Selman Hamidi

Bir Hafta Sonra Düş Kütüphanesi – Mehmet Selman Hamidi
Başa dön