Tarihte devletler oluştuğundan beri bir devletler kendisini diğer kültüre kabul ettirme ve onların içine yayılma yada işgal yada başka şekillerle onlara kendi kültürlerini adapte edip kendilerine katma girişimleri hep olmuştur. Burada esas duruşuyla ve kendisini ezdirmeyen tavrıyla bir çok medeniyet hep bağımsız olarak devletler kurmuştur. Biz hep övünmüyormuyuz hiç bir zaman biz Türkler devletsiz kalmamışız diye işte o hesap. Nasıl ki Mukan Kağan zamanında Çin’i kendi topraklarına katma imkanı varken gidip Çin’ i vergiye bağlamayı tercih ediyor. Burada da sebep şu o Çin kültürü o kadar diğer kültürlere nüfuz edebilen bir kültür ki Kağan, korkuyor kendi benliklerini kaybetmekten. Her zaman kendi kültürünü bir şekilde (olumlu veya olumsuz | Bu ayrımı burada yapmıyorum) başka kültüre nüfuz ettirebilenler daha da uzun soluklu büyümüşlerdir (toprak olarak veya etki ettikleri alan olarak). İşte bunun acısını yıllarca Moğollara Haçlılara direnen Anadolu Selçukluları, Osmanlı olarak ama kültürünü insanların kültürünü, dilini, dinini zorla değiştirerek değil kültürünün güzelliklerini anlatarak, soykırım yapmadan! sadece ordular arasında savaşlarla toprak alarak mimari yapılarını kökünü dokusunu bırakmıştır o topraklara.
18.yy dan sonra ise Dünya’ nın en büyük sömürgecilik ve tamamen Yeni Dünya olan Amerika kıtasındaki yerlilere ve Afrikada ki insanlara yüzyıllarca işgencelerle veya işgencesiz zorunda bırakılarak dinleri dilleri değiştirilmiş. Dilin gittimi kültürün gider.. senin kendi dilinde anlattığın bazı kelimeler vardır ki onların dilinde bir anlam ifade etmez. Türkçe’ de Aşk, Yürek, Gönül kelimlerinin anlamı ingilizcede karşılıksızdır.. ( Love sevgi anlamına gelir). Onlar gibi yaşarsın dilin gittimi ondan sonra sen yaşamasanda çocuğun yaşar işte. Osmanlı İmparatorluğu’ nu yıkmak için araştırma yapan İngiliz ajanları nasıl ellerinden Kur’ an-ı almadıkça biz bunları yenemeyiz demiştir. İngiltere kraliçesi nasıl şuan en ufak orta amerikadaki bazı adacık devletlerinin kraliçesi olarak hala Wikipedia’ da geçmektedir. Nasıl biliyormusunuz oraya gidersiniz bir papaz koyarsınız dininizi yayarsınız. Dilinizi örğetirsiniz dillerini değiştirirsiniz. Ardından açarsın Tuvalu ülkesinin tarihine 1400 den öncesi yok. Neden? 1400 de misyonerlikle tanışıyor adamlar, silahla tanışıyorlar teknoloji görüyorlar. Ya uzaylılar ülkene geliyor gibi birşey işte, o adama dinde de uyulur dilde de. Ama, bazıları dahada ileri gider ki (sömürgeciler) Amerika’ da onlara empoze edemediklerini anlar ve onlar ok kullanırken ateşli silahlarla adeta bir kıta dolusu insanı öldüre öldüre oraya yerleşir. Güney Amerika’ da sömürgeciliğin farklı dağılmalarıyla bu gün bazı devletleri portekizce bazıları ise ispanyolca konuşuyor. İşin enteresan kısmı insanları farklı olabiliyor ve onu soruyorlar bir fuarda oralı birisine” hani ırk olarak kendinizi neden birbirinizden ayrı gösteriyorsunuz? Aranızda ki fark nedir?”. Güney Amerikalı’ dan gelen cevap ilginç bizim devletimiz buranın yerlisiyle savaşıp onları katlederek direk kendi ırkından devam etmiştir. Kimi bölgelerde sömürgeciler oranın yerlisine karışıp beraber yaşamıştır ama sonuç itibariyle onlarda kendi benliklerini kaybetmiş. İşte böyle emperyalist güç olunuyor o sömürgeci güneş batmayan topraklarda dillerini konuşturtarak.
Ama burada modeli doğru kuran sevginin kardeşliğin üzerine kuran ecdadımız kendi kültürünü ve eserlerini yukarıda dediğim gibi hoşgörüyle yayılmıştır yeni topraklara. Yavuz Sultan Selim bile Mısır fethinden sonra Halifeyi görevinden almamış o vefat ettikten sonra kendisi bu görevi almıştır. Örnek ver ver bitmez.. Bu sömürge karşı kültüre saygı tanımayan vahşi duruş yüzünden dünyada insanların bir çoğu açlıktan ölmeyi bırakın bir çok işkenceden daha acı çekerek ölmektedir belkide, hastalıkla, açlıkla, güçsüzlükle… Bu ne sağlık bırakır ne teknoloji ne gelişme.. Bu vahşi tavırla yıkılmadı mı Endüslüs Devleti? Endülüs Emevi Devleti’ nin okullarında bütün çevre krallıkların olmasa da Avrupa’ dan gelen kraliyet sarayının çocukları eğitim görmekteymiş ve o kütüphaneler yıkılıp yakılmasaydı, o kültür korunsaydı Dünya şuan 500 yıl ilerde olacağı gerçeği söz konusuymuş.
Şu yazıyı okuyupta bizim ecdadımızın farklı mı davranmıştır? açıklamasına cevabım yukarıda belirttiğim gibi, biz bir yere gelirken masum sivilleri alıp yok ederek değil muhattabımız olan askerle çarpışarak dünyalara hükmetmişiz. İstanbul’ da bir savaşla kazanılmıştır ve siviller özgür bırakılmıştır adı o nedenle fetihtir. Ama Endülüsün yıkımı askerle falan değil tamamen soykırım, yakım, yıkım ile tamamlanmıştır. Onlarda o şehri almışlardır bizde.
Kültür’ ün gittiği ve dilin, dinin elinden alındığı an onların verdikleriyle yaşarsın onların kültürünü giyersin yaşamaya devam edersin. Oysa ki kültür farklı oluşuyla iyidir zaten, tek oluşuyla değil. Tek olmasını isteyen zihniyetin tek bir medeniyet ekolü üzerinde verdiği saçma sapan şeyleri biz aralarında ki bazı iyi gösterimlere (Showroom) aldanarak hepsini alıp zehirleniyoruz. Okumak, okutmak ve tarihimize sahip çıkmamız gerekiyor. Gerekirse osmanlıca çevirilere destek verilmeli ki o zamanın yazıları günümüz insanlarına ulaştırılabilsin.
Selametle,