Bilişim ve Endüstri Mühendisliği ile ilgili yazmaktan ziyade birde kendi topluma bakışımın da bloğum da yer etmesine inandığımdan böyle bir yazı ele almak istedim:) Bir giyim kuşam veya boş teknoloji tüketiciliği değil benim anlatacaklarım. Üniversite, Lise veya sokaktaki insana takılıyorum, rahatsız oluyorum (bencillik söze değil davranışa yansıyor çoğu zaman). Kimsenin birbirine saygısı veya onlar hakkında iyi dilekleri lafta kalmış insan toplumu oluşuyor yavaş yavaş.
Bu bilgileri tabi bir kaç arkadaş sohbetinde kendi aramızda konuşurken, en değerli varlıklarımızdan çocuklara, bebeklere aşılanan bir tek toplum olduğu fikri bende CİNE5 canlı yayınım öncesi konuk olan Üstün Zekalılar Enstitüsü Başkanı Şükrü Murat Cebeci’ nin konuşması akabinde oluştu. Ne diyor Şükrü bey? (Tamamına buradan ulaşabilirsiniz: Tv Arşivi ) Eğitim sistemimimizin tek düze insan ve dşünmeye sevketmeyen tek çözümlü bir eğitim olmasından dolayı üstün zekalı öğrencilerin bu vasfını 4. sınıfa kadar kaybettiklerini söylüyor. Daha acı bir ifadeyle, kendi Picasso’ larımızı, Einstein’ larımızı yok ettiğimizi söylüyor. Evet tek düze insan olup aynı şeyleri konuşmak orada devreye giriyor büyük ihtimalle, bir çocuk ilgi alanını uzaydan Power Rangers’ a Pokemon’ a veya Ben10 vs ne varsa ona kaydırmak zorunda kalıyor. Senin ilgine ilgi duyacak nesil TV’ deki çizgi filmlere bilgisayar oyunlarına ilgi duyuyor. Çünkü, Üstün zekalılar için bu geçerli diyebilirsiniz ama biz kendi çocuğumuzu öven hep zeki olduğuna inanan bir milletiz bu bir gerçek aslında. Biz kendi kendimize büyük hatalar yapabiliyor olabiliriz. Yayın öncesi bana kendisi özel olarak kardeşini Bilgisayar + TV olarak en fazla 1 saat başında durmasını sağla dedi. Bu yayından daha yeni etkisindeyken bu yazımda biraz yer kapladığının farkındayım:)
Esas olarak toplumdaki tek tip insan tüketici toplumdan geldiği söylense de, toplumumuzda ki kitap okuma azlığından ve farklı bir şey görmemekten gelen bir tek tip profil oluşuyor. Eğitim, TV vs dedik ama gençlerin en algıya ve bilgiye ihtiyaç duyduğu dönemlerde bizim bilgilerimizi ideolojik görüşler dolduruyor. İdeoloji öyle bir şey ki seni okumadan bilgi sahibi yapan kaynaksız, boş muhabbet ile süslenmiş ve o ideolojiye uygun doğruyu gösteren bir şey. Farklı olduğunu düşünen kendi ideolojik görüşünü savunuyor çoğu zaman ( Bu farklılık mı ben çok mu farklıyım vs. Emin olun bu cümlelerin her kelimesinde kendimi düşünerek yazıyor ve kendi rahatsızlıklarımı dile getirirken kendimi övmemeye çalışıyorum. Genelde nickle yazılır bu tarz yazılar ama hadi hayırlısı bakalım=) ). İdeolojiden aranımamak bizim toplumda belli bir kesimden sevilmemizi, diğer kesimden küfür yememize neden oluyor. Oysa ki kaynaklarla verilerle ne güzel bilgilere ulaşıyor ecdadımıza bir kat daha saygı duyuyoruz. Bunlarla ilgilenip kendimizi geliştirirek bilgilerimizi paylaşırsak daha iyi bir iş yapmış oluruz . Yaptığımız iş de o oranda farklılaşır ve bakış açının güzelliği senin gibi düşünecek paylaşımcı insanların artmasını sağlayacaktır.
Toplumdaki ideolojik farktan ziyade.. dünyadan farklı, dünyanın örnek aldığı ecdadımızı araştırabiliriz hatasıyla, sevabıyla konuşabiliriz. Biz ise farkı paylaşmayarak, kendimizi sivrilterek yapmaya çalışıyoruz. Arkadaşım sana bir hadis hatırlatmasında bulunsam: ” Sizden biriniz kendisi için istediğini Müslüman kardeşi için de istemedikçe (kâmil manada) iman etmiş olamaz. ” İman edememiş olmak ne demek? Allah iman edenlerden eylesin.
Kendini Twitter’ da, Facebook’ da paylaşımlarla göstermeye çalışmak , insana ne kadar özgüven verebilir merak ediyorum ama Okadar çok göz boyayan var ki. Dışarda patavatsız kendi arkadaşını aşşağılayacak kadar konuşabilen insanlar sosyal mecrada Hz. Mevlana sözleri paylaşıp 20 beğeni alınca kendini filozof mu zannediyor? Farklı olmayı oralarda paylaşımlarla hava atmada bulan insanlar var. Doğru, düzgün güzel bilgiler toplumu birbirine bağlar, toplumu kucaklarsa o toplum kendi kültürüyle yükselirse o toplumu kimse tutamaz işte. Okusak, birisi size “kepaze” ‘nin, “zıvanadan çıkma” deyimlerinin nereden geldiğini anlatsa sende ona bir şeyler anlatsan, kendi kültürüne bağlansan daha güzel olmaz mı? Toplumun yükselişi okumayla gelecek ben buna çok inanıyorum. Buna inanan insanlarla beraber olmaktan da büyük keyif alıyorum. Masa başında sosyal ağlarda sosyalleşen kendini 4 duvar arasında güvende hissedip yaptığı iş biter bitmez kendini eve atan bir insan profili var … İşi bilişim olan adam buraları kullanıyor bir şekilde kendisi ve yaptığı işle veya uzmanlığı ile ilgili paylaşımlar yapabiliyor olabilir. Bu ayrı bunu kastetmiyorum kesinlikle bende bulunduğum öğrenci kulübü ve yaptığım sosyal aktiviteler sebebiyle Facebook, Twitter nimetlerini kullanıyorum, kullanmaya da devam edeceğim. Biz kendimizi farklı göstermeyi paylaşımla değil, davranış ve objektifliğimiz ile gösterebiliriz. Daha çok okuyarak, okuduğumuzu bilgi ve hizmete aktararak bir yere gelebiliriz, geldiğimiz yer de o zaman yeterli olur. Bencillikle, göz boyama ile kendimizi bir yere getirmemiz uzun vadede sosyal varlık insanı yalnızlaştırır.